Merhaba DeÄŸerli Dostlar,
Yaklaşık 6 haftadır taşımacılık sektör liderlerinden bir firmanın farklı grupları ile “Proaktif YaÅŸam Felsefesi EÄŸitimi”ni paylaşıyoruz. Her bir eÄŸitim ayrı bir tatta geçti ve ben böylesine etkili bir konuyu sizlerle de paylaÅŸmak istedim.
Eğer yaşamdaki etkileri kendimiz yaratmak, sonuçları etkilemek, sürekli aktif ve yaşamla uyum içerisinde olmak gibi isteklerimiz varsa, proaktif yaşam felsefesi tam da gereksinim duyduğumuz şey aslında. Öncelikle Proaktiflik nedir? En basit anlamıyla; Proaktiflik, hayatta tek seçenekli, tek alternatifli olmamak, planlarımızın farklı versiyonlarına da sahip olmak demek aslında. İşin içerisinde inisiyatif sahibi olma, söz tutma, sorumluluk alma ve sonuçlardan mutlaka olumlu edinim sağlamak da var.
Proaktif olabilmek için ihtiyacımız olanları sıralarsak en baÅŸta olumlu bakış açısı geliyor. Gördüklerimizi, duyduklarımızı ve hissettiklerimizi nasıl algılıyoruz ve bunlar bize neler ifade ediyorlar? diye kendimize sormamız, duygularımızı ve tepkilerimizi tanımamız gerekiyor. Kendi bakış açımızın farkına vararak diÄŸer bakış açıları ile bir karşılaÅŸtırma yapma, kendi bakış açımızı geliÅŸtirme ÅŸansını bize sunacaktır. Bu çerçevede, iletiÅŸim becerilerimizi geliÅŸtirip daha fazla diÄŸerleri ile temasa geçmemiz eleÅŸtiriye ve önerilere açık olarak gerçekçi deÄŸerlendirmeler yapmamız gerekmektedir. Olumlu bakış açısı, biz nasıl istersek öyle olacak noktasında destek verecektir. Çünkü, “geleceÄŸimiz karar anlarında ÅŸekillenir.” GeleceÄŸimiz, verdiÄŸimiz kararları, yaÅŸadıklarımızı ve edindiÄŸimiz deneyimleri nasıl yorumladığımızla ÅŸekillenir. Olumlu bakış açısı ile yaÅŸamda olumlu sonuçlar elde etmeye baÅŸlarız.
ProaktifliÄŸin tersi olan reaktiflikte kiÅŸiler tepki verirler ve etkili olma yerine duygularının, koÅŸulların ve olayların kendilerini yönetmesine izin verirler. Hâlbuki proaktif kiÅŸi, doÄŸru deÄŸerlendirmelerle paniÄŸe veya üzüntüye kapılmadan doÄŸru zamanda, ortaya çıkan krizi veya kiÅŸiyi yönetebilir. “YapabileceÄŸim bir ÅŸey yok.”, “KeÅŸke”, “Buna izin vermezler.” gibi yorumlar, tepkisel kiÅŸilerden duymaya çok alıştığımız cümlelerdir. Proaktifler böyle durumlarda tepkili olmaktansa, “Seçeneklerimizi bir deÄŸerlendirelim.”, “Farklı bir bakış açısı getirebilirim.” Tarzında yapıcı ve sonucu etkileyici bir tutum takınırlar. Çünkü eÄŸer çözümün bir parçası olamıyorsak sorunun bir parçasıyızdır.
Yaşamımıza proaktif sürdürebilmek için problem çözme becerilerimizi artırmamız gerekmektedir. Problemi doğru tanımlama ile başlayarak, fırsatları belirlemek, planlamalar yapmak adımlarımızdandır. Karşılaştığımız problemler, bizim kendi davranışlarımızdan mı kaynaklanıyor yoksa başkalarının davranışlarıyla ilgili sorunlar mı yaşıyoruz? Bu iki grubun dışında yoksa problemimiz bizim hiçbir şey yapamayacağımız bir sorun mu? Bu sorularımızın yanıtlarını vererek kendi etki alanımızda neler yapabileceğimizi belirleme şansımız olacaktır. Alışkanlıklarımız, etki alanımız ve bakış açımız problemleri çözerken ya bizi destekleyecek ya da sınırlayacak. Dolayısıyla içten dışa değişimi planlayarak problem çözme becerilerimizi artırabiliriz.
Proaktif yaÅŸam felsefesi içerisinde ele aldığımız kaliteli iletiÅŸimin dışında son konu olarak da yaratıcılığı ele alabiliriz. Farklı sonuçları arzularken farklı davranmamız gerektiÄŸini bilmemize raÄŸmen farkın yaratıcılık ve yenilik gerektirdiÄŸini de göz önünde bulundurmalıyız. DeÄŸiÅŸimden korkma, zamansızlıktan dolayı alışkanlıkların hayatımızı yönetmesi, riskten kaçınmamız, önyargılarımız bizim yaratıcılığımız önündeki engeller olabilir. Ancak Trevor Bentley’in dediÄŸi gibi “Zihnimizin kapıları ve pencereleri budalalıktan ve korkudan oluÅŸan kilit ve parmaklıklarla mühürlenmiÅŸtir.”
Yaratıcı düşünebilmek için, daha önce hiç düşünmediğimiz, değerlendirmeye almadığımız yaklaşımları ele almamız; başkalarıyla beyin fırtınaları yapmamız; başka türlü nasıl olurdu? diye düşünmemiz gerekmektedir.
Unutmamalıdır ki önemli olan başkalarının yazdığı oyunlarda rol almak değil, değişimi tasarlamak, başlatmak, sonuçlandırıp başarmaktır.